Sabah dolabınızı açıp beyaz bir gömlek seçiyorsunuz. Yumuşacık, tertemiz, ütülü ve saf görünüyor. Ama o gömleğin liflerinin arasında yalnızca iplik değil, görünmeyen bir yük daha var: tekstil kimyasalları. Moda endüstrisi hızlandıkça, kıyafetlerimize daha fazla “yardımcı” özellik yükleniyor: su geçirmesin, kolay ütülensin, leke tutmasın, solmasın… Ama bu kolaylıkların bedelini kim ödüyor? Bizim bedenimiz, sağlığımız ve gezegenimiz.

Sonsuz Kimyasallar: PFAS, Azo Boyalar, BPA ve Ftalatlar
Bilim insanları bazı kimyasallara “sonsuz” diyor; çünkü doğada yok olmuyorlar. PFAS gibi kaplamalar tiroid ve bağışıklık sistemi sorunlarıyla ilişkilendiriliyor. Azo boyalar alerjilere ve bazı kanser türlerine, BPA obeziteye, ftalatlar hormonal bozukluklara yol açabiliyor. Bir kıyafetin cildimize değmesiyle başlayan hikâye, sağlığımızı sessizce etkilemeye devam ediyor.
“Yıkamakla Geçer” mi Sandık?
“Yeni kıyafetleri mutlaka yıkıyorum” diyebilirsiniz. Ne yazık ki makine bu hikâyeyi temizleyemiyor. İlk yıkama bazı kalıntıları azaltabilir, ancak kumaş liflerine işlenmiş kalıcı kimyasallar suya dirençlidir. Cildimizle temas ettikçe emilmeye devam ederler. Yani sorun, deterjanda değil, sistemde.
Gerçek Çözüm Seçimlerimizde
Sorunun çözümü tüketim tercihlerimizde saklı. Organik ve sertifikalı kumaşları (GOTS, OEKO-TEX) tercih etmek, hızlı moda yerine uzun ömürlü tasarımlara yönelmek, ikinci eli değerlendirmek… Bunlar yalnızca bizim değil, gelecek nesillerin de yükünü hafifletiyor.
ThinkWhite Olarak Neden Farklıyız
Biz ThinkWhite’da kumaşlarımızı bu yüzden özenle seçiyoruz. Organik, sertifikalı, doğaya ve insana zarar vermeyen kumaşlarla çalışıyor; kadın kooperatiflerinin emeğiyle uzun ömürlü tasarımlar üretiyoruz. Bugün bu yolculuğumuz, Good Market Approved etiketiyle dünyada da tanınıyor. Çünkü bizce bir kıyafetin bize bırakması gereken tek şey, iyi his olmalı.
🪡🌿 Giysilerimiz geleceğe dokunuyor. Hangi izi bırakacağına biz karar veriyoruz.