Cemal’e göre fotoğrafın gücü süsünden değil, yalınlığından geliyor. O anı çarpıcı kılan, tam da o anın kendisi değil de nedir ki? Kontrolümüz dışında, bizden bağımsız akıp giden zamana müdahale etmeye gerek var mı sahiden? İhtiyacımız olan tek şey, deklanşöre basıp o güzelliklerden bir kesit kapabilmek ve o anı en doğal şekliyle durdurmak, tam da olduğu haliyle saklamak. Saklamak dedim çünkü, her baktığınızda o ana geri dönebilmenin en keyifli ve büyüleyici yoludur fotoğraf.
“Fotoğraflarımı çekerken benimsediğim temel yaklaşımı sözünü ettiğim yalınlık ve doğallık oluşturuyor. Deneyimlerim bana, özellikle insanın başrolde olduğu düğün ve portre türü çekimlerde belgesel nitelikte ve kurgusallıktan uzak bir çekim tavrının çok daha keyifli ürünler ortaya çıkardığını gösterdi. Bana göre estetik fotoğrafın sırrı hilesizliğinde ve safiliğinde yatıyor. Benzer şekilde düzenleme ve tasarım – baskı aşamalarında da fotoğrafın gerçek nitelik ve duygusunu kaybetmesine izin vermeyecek teknik bir çalışma yürütmeye özen gösteriyorum.
Karnı burnunda bir anne, az sonra evlenecek heyecanlı bir çift, yağmurun aceleyle geçip gittiği bir sokak, tozu yeni durulmuş bir sahne, pırıl pırıl parlayan bir otel odası, dumanı kokusunu bağıran bir yemek ya da pasta mumunun ışığında bir yaş daha büyüyen küçük bir çocuk… Hepsi oradalar ve birkaç fotoğrafla zamanı köşesinden küçücük kıvırmak isterlerse diye, ben de buradayım.”